top of page
Yazarın fotoğrafıMANKO

Cadılar Bayramı: Bastırılmış Cinselliğin Tarihi, Cadı Kavramı ve Özgürlüğün Kutlanması

Cadılar Bayramı, tarih boyunca korku, gizem ve özgürleşme arasındaki karmaşık ilişkiyi yansıtan bir festival olarak dikkat çekiyor. Özellikle 'cadı' figürü, hem toplumun bastırılmış bireylerin cinselliğine dair korkularını hem de bu figürün sergilediği bağımsız ruhu temsil ediyor. Bu yazıda, cadı mahkemelerinde “kuralsız” bireylerin yargılanma süreci ve cinselliğin şeytanlaştırılmasından günümüz Cadılar Bayramı’ndaki kostüm tercihlerine kadar uzanan bir incelemeyle, toplumsal baskıların nasıl tersine çevrildiğini görebiliriz.


Cadı Kavramının Tarihçesi ve Suçlamalar

Orta Çağ Avrupa’sında cadı kavramı, doğayla uyumlu yaşayan, kendi kararlarını bağımsız şekilde alabilen ve toplumun normlarına meydan okuyan bireyleri kapsamıştı. Bu figür, çoğu zaman bastırılmış bireylerin doğrudan toplumsal kurallara meydan okuyan yanını simgeliyordu. Kilisenin ve devletin otoritesi, bu bireyleri “şeytanla işbirliği yapan” tehditler olarak sunarken, toplumda büyücülük ve “şeytani cinsellik” gibi kavramlarla korku yaydı. Örneğin, cadı mahkemelerinin en bilinen kaynaklarından Malleus Maleficarum (Cadıların Çekici), özellikle toplum kurallarını ihlal edenleri şeytanla ilişkilendiriyor, bu bireylerin başkalarını yozlaştırma potansiyeline sahip olduğunu ileri sürüyordu.

Bu süreçte bastırılmış bireylerin cinsellikleri, doğrudan “vahşi” ya da “tehlikeli” olarak damgalanmıştı. Özgür cinsel ifade veya bağımsız yaşam tarzları, toplumda sapkınlık ve şeytanla ilişkilendirilerek toplumdan dışlanmalarına neden oluyordu. Cadı avlarının yaygınlaştığı dönemde bireylerin cinsellikleri, başkalarını yoldan çıkarma gibi tehlikelerle ilişkilendirildi, böylece toplumsal normlardan sapmalar, "şeytanın tuzağı" olarak görüldü.


Cadı Mahkemelerinde Cinsellik ve Şeytanlaştırma: Bastırılmış Bireyler Üzerinde Kurulan Baskılar

Cadı avlarında yargılanan birçok birey, cinsel davranışları üzerinden şeytani ritüellerle suçlandı. Toplu seks ayinleri, şeytanla cinsel ilişki gibi iddialar, yalnızca toplumun cinsellik korkularını beslemekle kalmadı, aynı zamanda bastırılmış bireylerin üzerinde güç kurmanın bir yolu olarak kullanıldı. Özellikle toplum dışına itilmiş bireyler, bu tür ritüellere katıldıkları ya da şeytanla anlaşmalar yaptığı iddialarıyla cezalandırıldı. Bu suçlamalar, bastırılmış bireylerin özgür cinselliklerini ahlaksızlık ve günahın temeli olarak damgalayarak, onların toplum üzerindeki etkilerini zayıflatmayı amaçlıyordu.

Bu şekilde bastırılmış bireylerin cinselliği üzerinde kurulan kontrol, toplumsal ve dini düzeni korumaya yönelik bir baskı mekanizması olarak işlev gördü. Bu bireylerin cinsel tercihleri ve özgürlükleri, “şeytani” olarak görülerek mahkemelerde sıkça işlendi. Çoğu durumda, bu bireyler için şeytanla işbirliği yaptıkları veya halkı yozlaştırdıkları gibi suçlamalar öne sürüldü.


Cadılar Bayramı ve "Slutty" Kostüm Kültürü: Bastırılmış Cinsellikten Özgürlüğe

Modern Cadılar Bayramı, tarih boyunca bastırılan bireylerin simgesini yeniden sahiplenme anlamı taşıyor olabilir. Toplumun belirlediği kuralların dışında kalan bireyler, bugünün kostüm seçimlerinde özgürlüklerini ilan etmenin bir yolu olarak daha açık kıyafetler giymeyi tercih ediyor. “Slutty” kostümler olarak adlandırılan bu tarz, yalnızca “gösteriş” amacıyla değil, aslında tarihin uzun süredir bastırdığı cinselliğin toplumsal baskılardan bağımsız bir özgürlük olarak sahiplenilmesi anlamına da geliyor. Özellikle bastırılmış bireylerin cinselliklerini kontrol altına almak için kullanılan şeytanlaştırma, günümüzde artık bir direniş ve yeniden sahiplenme biçimi olarak kabul ediliyor.


Tarihi Tabuların Dönüşümü

Cadılar Bayramı partilerinde tercih edilen cesur kıyafetler, bireylerin bedenleri ve cinsellikleri üzerindeki toplumsal baskıya karşı bir meydan okuma olarak görülebilir. Tarihin cadı kavramına yüklediği tabulara rağmen, bireyler bugün bu korkuları ve kısıtlamaları özgürleşme sembolü haline getiriyorlar. Bu nedenle Cadılar Bayramı, sadece korkunç hikayelerin değil, aynı zamanda tarih boyunca bastırılanların özgürlüğünün ve cesaretinin de bir kutlaması olarak değerlendirilebilir.


Ekstra Bilgi:


Malleus Maleficarum (Cadıların Çekici) isimli kitabın matbaanın Avrupa'da kullanımı yaygınlaşması üzerine İncil'den sonra basılan 'muhtemelen' ilk kitap olabileceğini biliyor muydun? ChatGPT'ye sorduk:


Matbaanın yaygınlaşmasından sonra Avrupa'da basılan ikinci kitap incilden sonra cadıların çekici midir?


ChatGPT:

ChatGPT


Evet, Avrupa’da matbaanın icadından sonra basılan ikinci kitap Malleus Maleficarum (Cadıların Çekici) olabilir, ancak bu tam olarak doğrulanmış değil. Avrupa’da matbaanın 1450'lerde icadının ardından ilk basılan kitap genellikle İncil olarak bilinir; bu, Johannes Gutenberg'in 1455 civarında bastığı Gutenberg İncilidir. Malleus Maleficarum, 1487 yılında Heinrich Kramer ve Jacob Sprenger tarafından kaleme alınıp basılmıştır ve hızla Avrupa’da yayılmıştır.

Malleus Maleficarum, matbaanın hızlı çoğaltma gücünden faydalanarak cadı avlarını körükleyen başlıca eserlerden biri haline geldi ve özellikle cadılık suçlamalarıyla mahkemelerde başvurulan bir kaynak oldu. Kitap, cadı avlarının ideolojik temellerini oluşturarak cadılığın tanımı, suçlamalar ve işkence yöntemleri gibi konulara geniş yer verdi.


Umarım cinsellğin şeytanlaştırılması üzerine geçmişten günümüze araştırmaları içeren bu yazı hoşuna gitmiştir.


Sevgiler,


MANKO XOX

22 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page